31 Mayıs 2013 Cuma

Bulutlara ne olmuş


selam,
naber nasılsın. beni soracak olursan pek iyi değilim. biber gazıyla karışık bulutlu bir hava hakim şu saatlerde şehrin derinliklerinde.
bazen düşünüyorum da sevgili bloğum, eğer bir şehir olsaydım İstanbul olmazdım. Hem kim olmak ister, hangi aklını yitirmiş şapşal? Bunca güzelliğine çekiciliğine rağmen bu kadar savaşı kavgayı yaşıyor. Allah çirkin bahtı versin derler ya, bu söz sadece insanlar için değil.
şuan galata kulesine çıkıp taksime tüm beyoğluna bakmak istesem eminim gaz bulutundan hiç bir şey göremem.
bir ülkenin koruyucuları halkı koruyamıyorsa, aksine bir de zarar veriyorsa "koruyucu" kimliğini taşıması bir çelişki değil midir.
belki de koruyucular başka bir şeyi koruyorlardır. hani bize karşı onları. ne kadar çok korkutmuş bu korkusuz savaşçılar onları. her neyse. şehrin derinliklerinde sokak aralarında kaçışan bu korkusuzlar zamanla koruyucuların bulundukları bölgeye kadar erişecekler. hem fazla zamanları da kalmadı. haftasonu işleri bozulacak gibi görünüyor.
 şu var ki sevgili blogum akıldan daha mühim ve insani bir özellik var ki o da vicdandır. koruyucular gerçek görevlerini yapsalar korkusuzlara ihtiyaç da kalmaz zaten.
"savaşma seviş" demişler. ikinci seçenek daha zararsız görünüyor. hem daha etik.
sevgili blogum satırlarıma burada son verirken tüm koruyuculara ve sürü güdücülere esenlikler diliyorum.
"her ülke doğar, büyür,yaşar,ölür"
"bazı hükümetler, doğar, büyür,yaşar,yaşatmaz,öldürülür"
Ölüm her şeyin sonu.